[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Crytek, CryEngine 3’ü açığa çıkardığında hepimiz biliyorduk ki Crysis’in devamı gümbür gümbür geliyor. Yerli kardeşler, oyun dünyasını, özellikle de ‘shooter’ arenası çıkardıkları her oyunla sallamayı başarmışlardı. Kuşku yoktu, Crysis 2 daha ilk duyurulduğu andan itibaren kimse kötü bir iş beklemiyordu Yerli’lerin ve ekiplerinin ellerinden. Dün Türkiye’de, yine Türkçe dublajlı sürümüyle raflarda yerini alan yapım, inceleme konuğumuz.
Crytek’in serüveninden hiç bahsetmeyeceğim, bildiğiniz şeyler zaten, Ubisoft’la anlaşamadı, EA geldi hemen tabi paranın kokusunu alıp, ve bir takım şeyler işte. Konumuz Crysis 2 bugün; TTNET lansmanı her ne kadar doyurucu olmasa da, heyecanın artmasına neden olmuştu. Avni ve Faruk Yerli’nin ilk başlarda İstanbul’u düşündüklerini, ancak daha sonra New York’u daha popüler olduğu için seçtiklerini söylemişlerdi. İzlediğimiz fragmanlarda New York’un epey zor günler geçirdiğine şahit olmuştuk. Şimdi o New York hemen karşımızda, gerçekten kötü durumda, yıkılmış binalar, çökmüş köprüler ve zarar görmüş yollar. Kısacası GTA IV’teki halinden oldukça uzak…
Bana Prophet derlerdi…
Oyun tıpkı Homefront’taki gibi gerçek görüntülerle başlıyor, güzel günleri geride kalmıştır bu güzide şehrin. Biyokimyasal sızıntı söylentileri boy gösterir haberlerde, yetkililer her ne kadar yalanlasa da durumun ciddiyetinin farkındadır halk. Bunun yanında petrolün galon başına fiyatı 20 doları zorlar ki, günümüzde 3,5 dolar civarında. 2023’e gelindiğinde artık geri dönüşü olmayan bir yola girilmiştir. New York karantinaya alınmış, birçok hastalıklı insan tedavi yöntemi bulunamadığı ve tüm denemeler başarısız sonuçlandığı için C.E.L.L. organizasyonu tarafından hedef haline gelmiştir. New York şehrinin kontrolünü elinde bulunduran Crynet Systems isimli özel şirketin ordusu denilebilir C.E.L.L için.
Yapım çıkmadan önce benim en çok merak ettiğim konulardan biri, kimi kontrol edeceğimizdi. Belki Nomad ile adada kalan macerayı, şehre taşıyacaktık, ya da birçok kişi tarafından sevilen Psycho geri dönecekti. Ve tabi ki Prophet, onu hatırlamayanınız yoktur muhtemelen, Crysis’in karizmatik karakteri ve süper askerlerin lideriydi. Başrol Nomad bile onun gölgesinde kalmıştı benim gözümde. Prophet’ın Crysis 2 ile döneceğini, ona özel yapılan bir fragmanla öğrenmiştik zaten. Ancak kontrol ettiğimiz karakter Prophet değil, Alcatraz isimli bir denizci. Kendisi ‘nanosuit’ sahibi bir süper asker değil normalde, sadece New York’a yardım için gönderilen birlikten bir asker. Kendisi Half Life’ın efsaneleşmiş karakteri Gordon Freeman gibi hiç konuşmaz, ayriyeten yüzünü de göremiyoruz hiç. Olaylar onu nasıl savaşın ortasına çekecek, ‘nanosuit’le nasıl bulaşacak buraları es geçip, hikaye hakkında daha fazla bilgi vermeden devam ediyorum.
Crysis’in ilk oyunları, senaryonun yeterince akıcı olmadığı gerekçesiyle eleştiriliyordu. Sinematik ara videoların da çok kullanılmadığı biliyoruz Crytek tarafından. Crysis 2’de de bu tür ara videolara çok yer verilmese de, senaryonun işleyişi oldukça başarılı. Ayrıca akılda kalacak birçok sahne var yapımda. Ayrıca iki düşman grubun bulunması, ki bunlar uzaylılar ve C.E.L.L., ve bunların sadece bizimle değil birbirleriyle de düşman oluşu, oyunu çok daha hareketli ve heyecanlı kılıyor.
Bu arada unutmadan söyleyeyim, oyunun hemen başlarında bir ara video giriyor ve yapımcı kadro burada gösteriliyor.Tabi bildiğiniz sıkıcı ‘Credits’ ekranlarından biri değil bu, yeni ‘nanosuit’ ve yeni Crysis’in tüm incelikleri sergileniyor resmen.